BARUTHANE - İSTANBUL

   

     2025 yılının ilk günleri girdiğinde ne yapsak derken, güzel havanın da kışkırtması ile sosyal medyada sıklıkla duyuruları yapılan Ataköy sahilindeki "Baruthane"yi görmek istedik.

   Marmaray ile ulaşması kolay bir lokasyon. İstasyondan sahile biraz yürümek gerekiyor. Ancak o kadar hareket herkese gerekli.

   Baruthane deyince, aklınıza Ataköy sahil gelsin, bir de 1700 yılı gelsin ... lokasyon ve dönemini hatırlaması kolay olsun diye. 1700'lü yıllar başlarken, "Baruthane-i Amire" ismi ile anılan yapı, tescilli kültür varlığı olarak kayıtlara alınmış. Tabi isminden de anlaşılacağı gibi kaderinden ateş eksik olmamış. Patlamış ... Yangınlar (5 kez sanırım)... 1700'lü yıllar böyle geçmiş. 1800'lü yıllarda da yazılanlardan anlayabildiğim kadarı ile kör topal günler geçirmiş. III.Selim tarafından da bir hünkar köşkü yaptırılmış. Avrupa'da dumansız barut imalatları başlamışken, 1896'larda anca bu denemeler bize de gelmiş. Sonraları, işlevsiz hale geldi denilerek, 1957'de arazileri Emlak ve Kredi Bankasına satılmasıyla birlikte, Ataköy'de malum siteler yükselmeye başlamış. Yani, rant gereken nasibini almaya başlamış. Bugün hiç böyle şeyler olmuyormuşçasına.


Baruthane Genel Görünüm

    Günümüze, 4 bina ve nöbet kulesi salimen ulaşmış. Epey bir zaman bakımsız kalan kültür varlığı, restorasyon programı kapsamında elden geçirilerek bugünkü halini almış. Tarihten günümüze ulaşan böyle mirasların her birinin kıymetinin bilinmesi, yaşadığımız kentlerin dokusuna daha farklı bir zenginlik katar. Bunları orijinal haline yakın olarak, ne kadar temiz koruyabilirsek, kültürel çekiciliği ve görmek isteyeni o derece artar.

   Restorasyondan sonra, daha henüz elden geçirilmiş tüm binaları kullanıma açık değildi. Bahçe merkezindeki bir kafeterya, doğal olarak ziyaret edenlerin ilgi odağı. Üzerindeki seyir terası güzel düşünülmüş.

     Kütüphanesi'ndeki ambiyansı çok başarılı buldum. 


Şimdi Kütüphane olarak kullanılan Bina

   Etkinlikler için düşünülmüş olan bina, muhtemelen sergi veya sosyal amaçlı kullanıma açılacak gibi duruyordu. 

     Restore edilen bu alanın her iki yanında, günümüzün rantı da adeta meydan okuyordu. Seyir terasından sağa sola bakınca bu düşünceden kurtulamıyor insan.


Baruthane ve Arka Planda Civarı

   Genel olarak düzenlemeler çok güzel olmuş. Bahçenin içerisine de bazı sanatsal objeler kondurmuşlar. Ben böyle yaklaşımları yadırgıyorum. Tarih göreceksek, müsaade edin, tarihi olabildiğince orijinal yaşayalım derim hep. Modern sanatla geçmişi birbirine itiş kakış geçirmek bende oturmuyor. Yerebatan Sarnıcında da aynı, oraya gittiğimde o yüzyıla uçayım zaman alsın beni götürsün istiyorum... ama suların içerisinde her yanı 25nci yüzyıl işleri, yapanın kendisinin anlayacağı eserlerle orijinali boğmuşlar. O zaman da diyorum ki, alın tarih anlayışınız sizin olsun. Bir daha da gitmem dedirttiriyorlar. Burada da Bahçenin içerisine yerleştireceğin modern sanat unsurlarını, hemencecik, duvarlar ardındaki geniş park içerisinde düzenlesen, belki daha güzel olurdu dedim kendimce. Aşağıda bir örneğini paylaşayım. 


Modern Sanatın Baruthane ile Uyumu Temalı Obje

      Genel olarak, Baruthane gezimizden ne anladık, özetlemek gerekirse ; 

    Restorasyon çalışması temiz ve başarılı görünüyor. Ancak binaların mimari dokusundaki orijinal yapı taşlarının korunmuş yüzdesinin ne olduğuna dair bir algı oluşmadı bende. Adeta, sıfırdan yepyeni taşlarla replika binalar yapılmış hissine kapılıyor insan. Ancak, dönemin mimari uygulamaları ve sanatsal güzelliği, sanki 1700 yılına gitmişiz de açılışı yepyeni yapılmış, biz de oradaymışız diyebilirim. Çünkü sıfırdan yapılmış gibi duruyor.

     Kafeterya başarılı. Tabi Kış günü ve hafta ortası olması nedeniyle gayet tenha ve dingin idi. Diğer zamanlar eminim, çok daha kalabalık oluyordur.

    Baruthane alanına yan (batı) kapısından girerken çok güzel işlenmiş bir çeşme vardı. Onun korunmuş olması sevindirici.

Kapı girişindeki Çeşme

   Kütüphane olarak düzenlenmiş binanın içerisinde, özgün havayı hissettiren çalışma biraz daha başarılı olmuş diyebilirim. İnce tuğla ile döşenmiş örtü ve kemer sistemine hayran kalmamak elde değil.


Kütüphane Binası

  Tarihten hepimize miras kalmış bu tarz yapıların, kültürel varlıkların bu şekilde değerlendirilmesinin önemi herkesçe bilinmeli ve takipçisi olunmalıdır. Hepimizin katkı ve vergileri ile korunan değerlerimizin, elden geçirildikten sonra yeniden bizlerin ve de ülkemize gelen ziyaretçilerin kullanımına sunulan tesislerin, siyasete meze yapılmasını nedense hoş karşılayamayanlardanım. 

     Hangi fraksiyondan, düşünceden olursa olsun, toplum içerisinde, hizipleşecek, ayrışacak, ya da sadece kendi kesimine itibar devşirecek yaklaşımlar beni her zaman itmiştir. Bu ve benzeri hizmetlerin yapılıyor olmasının reklamı yapılırken, bir nimet lütfeder edasıyla değil, zaten yapılması gereken işlerin bir parçası olarak yapılmasını, gereksiz yaygara koparılmamasını arzu ederim. Nihayetinde, bu işlere madem ki talip oluyorsunuz, işin tabiatı bu, tabi ki yapacaksınız. Üstelik cebinizden çıkan bir bütçeyle değil, hepimizin bütçesiyle.

     Dolayısı ile kümülatif değerlerimize katkı sağlayan bu tip çalışmalar için emeği geçen tüm çalışanları saygı ile selamlıyorum, siyasilerini değil. Her türlü siyasi tarafın, bu tip çalışmaları adeta kendi lütuflarıymış gibi topluma lanse etmesini de kabul etmiyorum. Sebebi çok basit; siyasilerin, doğasında olan her türlü güzelliği, kendi kısır çekişmeleri ile çirkinleştirmesidir. O, bunu yaptım, Bu, şunu yaptım yaygaraları aslına bakarsanız çok anlamsız. İşleri bu. Tabi ki yapacaklar ... Bunun için talip olmuyorlar mı seçilmeye ? 

   Nihayetinde, bölgede yaşayanlar için böylesine güzel, düzenleme çalışmaları ile kullanıma kazandırılmış alanlardan olabildiğince yararlanmayı unutmayın derim. Tabi ki ve de lütfen, insanlığınıza yaraşır şekilde ve lütfen kirletmeden...

Yorumlar

IZLEYICILER / FOLLOWERS

Popüler Yayınlar

Resim
Resim