Amerika’da 7 Gün 7 Eyalet 

Bölüm 1


73

   Endüstriyel anlamda “Hollywood Etkisi” ile pek çok kimsenin gidip görmek istediği ve hatta bazılarının avucunun içi gibi biliyormuşçasına fikir sahibi olduğunu düşündüğüm ;
7 güne 7 Eyalet nasıl sığdırılır dedirtircesine hızlıca bir A.B.D gezimizin ilgi çekeceğini düşünüyorum.
  Aslında çok fazla gezi yazısı okuduğumu, incelediğimi söyleyemem. Ancak okuduklarımdan edindiğim tespitim genellikle şu oldu. Daha çok, maddi temele dayanan, nerede kalırım, kaça kalırım, ulaşım en uygun neye binerim, nerede ne yerim. Genellikle bu ve buna benzer bilgiler daha baskın gibi geldi. Aslında tamamen sübjektif ve kişisel beğeni, tercih konusu olan bu hususlara mümkün olduğunca değinmeden, genel hatları ile en kolay ve pratik gelen ve kendi yaşadığımız tercihleri detayına çok girmeden anlatacağım. Ayrıca, artık günümüzde, gitmek istediğiniz bir yer ile ilgili o kadar çok bilgi bulabiliyorsunuz ki, bunları ve benzerlerini burada tekrar etmek gereksiz zaman ve ilgi kaybına neden olacaktır. Bu nedenle, bizim kişisel tercihlerimizi ve bunların gerçekleşme şekli paralelinde natürel bir akış sunmayı tasarlıyorum.
     Gelelim gezimize.
   O, kimilerinin Amerikan rüyası olarak adlandırdığı, kimilerinin ise politik sebeplerle mesafeli durduğu Amerika, daha doğru ifade ile A.B.D ile tanışmak, mesleki gerekçelerle oldu ve bir dönem orada yaşama fırsatı da yakaladığımızdan, bizler için bazı anıları da beraberinde getirdi yaşamımıza. Emeklilikten sonra, daha ziyade, çok kişisel, nostaljik bir tercih olarak yeniden görmeyi istediğimiz yerleri, nasıl olur da en ekonomik, iyi bir zaman ve planlama ile etkin şekilde gezebiliriz diye düşünerek yola koyulduk.
   Gezimize nereden başlayalım sorusunun cevabı hiç de zor olmadı. Böyle durumlarda hiç mesele ile boğuşmadan eşinize soracaksınız)) Kendisi de Las Vegas’ı görmek istiyorum dediğinde, benim için de harika bir başlangıç noktası oldu. Zira, Amerika’da, ve eğer konu Las Vegas ise neyi görmeyi tavsiye edersin dediklerinde, Amerikalıların da dediği gibi, ben de Büyük Kanyon derim.
    Bunu ilk duyduğumda, ne kadar da alakasız bir fikir demiştim.
    -  İnsanlar, onca cazibe merkezi varken neden oraya gitsin ? dediğimi,
   -  Pek çok Amerikalı, Büyük Kanyon “Grand Canyon” dan söz ederken heyecanla ; “Huge” “Huge” – “Kocaman” vurgusu ile defalarca tekrarladıklarını,
  - Bir noktadan sonra da artık ne kadar sıkıcı bir kelime olarak kulağa geldiğini, bunu defalarca duymaktan ne kadar da bıktığımı,
hatırlıyorum, taaa ki Büyük Kanyon’u dünya gözü ile görene kadar.
     İlk kez Büyük Kanyonu, iş gezisi ile görmüştüm. Hayallerimin ve beklentilerimin tam tersine bir kanyon bulduğumu itiraf etmeliyim o zamanlar. Bu kadar etkileyici bir geziye, ailem ile gidememiş olmanın getirdiği bir burukluk vardı. Belki de bu nedenle başlangıç noktasının burayı işaret etmiş olması, bana daha da çok heyecan verdi. Hedefimiz Büyük Kanyon !
    Seyahatimizi yaklaşık 1 hafta olarak düşündük. Nedeni, sanırım tamamen kişisel; Bohem zevkleri, makul bütçeler içerisinde yaşama refleksi diyelim. Malum, paranızın değeri pul ise, süre ne kadar uzarsa, aslında maliyet de o kadar artıyor. Belirtmeliyim ki, bu gezinin biletleri, o yıllarda birlikte çalıştığımız işverenimin jesti idi.
  Bu nedenle yapacağımız tur, adeta birbirini peşi sıra kovalayan bir programa dönüşüvermişti. Hangi rehberli tur bile böyle değil ki ))) Her detayı, olabildiğince planlamayı severim. Mesleki deformasyon. Bu planlama faslı kulağa ızdıraplı gibi gelebilir belki, ama işin keyfini eşim çıkarıyor. Adım adım, gidilecek, kalınacak otel, uçak, gezi turu vs, peşinen ödemeleri yapılarak yola çıkılacak şekilde hazırlıklar yapıldı.
  Gezimiz esnasında, size belki alakasızca gelebilecek, ancak her yerde de bahsi geçmeyecek konulara fuzuli bir şekilde dalabilirim. Şimdiden kusura bakmayın ))
   O zaman başlıyoruz …
  Evet, eğer istek Vegas, hedef Büyük Kanyon olursa, buraya gitmenin en kolay yolu, Los Angeles’a İstanbul’dan doğrudan uçuş ile, Las Vegas’a aktarma olurdu. Ve böyle de oldu.
  Ankara’dan İstanbul Atatürk Havalimanına (yıl 2015), oradan da ver bakalım elini LAX. Tahminen 19 saatlik toplam uçuş ile Los Angeles’a inmiş bulunuyoruz. Böylece gezimizin ilk günü uzun bir yolculuktan sonra başlamış oldu. Hal böyleyken, hem Los Angeles’a ayak basacaksanız ve bir sonraki uçuş ile arasına dilediğiniz kadar zaman koyabilme keyfiyetiniz de elinizde olacak diyorsanız, aman ne güzel, bahane ile bekleme molasını küçük bir mahalle turuna çevirebilirsiniz. Demek istediğim, havaalanında makul bir araç kiralama ile oralara kadar gitmişken, ikonik mekanları görmek neden olmasın dedik.
   Ve bir cumartesi akşam üzeri trafiğini hesaba katamadan, gördüğümüz yanımıza kar kalır diyerek, öncelikle Santa Monica İskelesine gitmek üzere havaalanında aracımıza atladık. Yol üzerinde  Rydell High School’u da görelim istedik. Neresi mi ? Şu orta yaş grubunun çok iyi hatırlayacağı, 78 yılında izlediği Grease filminin çekildiği mekan. Olivia Newton John-John Travolta, Hollywood etkisi, dakka bir, gol bir )) Aklıma gelmişken, navigasyona Rydell High School derseniz çıkmaz, illa biz de görelim derseniz, Venice High School olarak bulabilirsiniz. Gerçekten okuldaki ağaçlar oldukça büyümüş ))
71
Venice High School
   Oradan da, doğruca gün batımını kaçırmayacak şekilde, yol üzeri unutulmaz Hotel California şarkısına konu olan otelin de önünden geçerek, Santa Monica Pier’e gidip park ettik. İnanılmaz kalabalık, cıvıl cıvıl. Sanki Amerika değil, Akdeniz sahili. Neden mi böyle diyorum ? Maalesef Amerika'da, pek böyle bizim bildiğimiz anlamda, oranın insanı sahilde piyasa yapmaz, yani keyif olsun diye sahil gezintisi yapan kalabalıklar yoktur. Ama, Santa Monica İskelesi gerçekten bunun dışında tutulabilir. Bu iskelede ne var derseniz ? İnanılmaz bir Pasifik Okyanusu manzarası ve gün batımı, renk cümbüşü harika bir lunapark, çeşitli hatıra eşyaları satan dükkanlar, yeme, içme mekanları ile insanı kendisine çeken bir cazibe merkezi.
72
Route 66
     Başka nesi mi özel ? Route 66 dersem ? Route 66 eski klasik efsane Amerikan Otoyolu. Chicago’dan başlayan bu yol, sembolik olarak Santa Monica iskelesinde sona erer, tersi istikamet ise buradan sizi Chicago’ya götürür ! dü. Artık yok. 1985 de otoyol sisteminden çıkarıldı. Yani ismi sistemden kalktı. Yerine akıllarda daha kolay kalacak daha güzel bir sistem geldi. Ülke genelinde doğu-batı istikametinde, eyaletler arası otoyollar, enlem boylamlara benzer şekilde güneyden kuzeye; 10, 20, 30, 40 … 90’a kadar gider. En güneydeki otoyol numarası 10’dur. Arada çatallanır, bölünür. Ama numara arttıkça A.B.D.’nin kuzeyine doğru gittiğinizi anlarsınız.
    5’lik sistem ise meridyenlere benzer şekilde kuzey-güney istikametinde eyaletleri birbirine bağlayacak şekilde, batıdan doğuya doğru numaralandırılarak 5, 15, 25, 35, …. 95’e kadar gider. Bu 5’li sistemde de numara arttıkça doğuya doğru gittiğinizi anlarsınız. En doğudaki 95 nolu otoyol da kuzeyden başlarsanız, güneyde Florida Key-west’den neredeyse Küba’ya gidecekmiş kadar olursunuz )) Neyse, kaptırdık yine. O efsane yol Route-66, İskelenin bulunduğu mekandan doğuya doğru oldu mu şimdi 10 nolu Otoyol ? 10 ile başlayarak, çatallanıp kuzeye doğru yöneldikçe, eski Route 66, 80 nolu otoyol olarak Chicago'ya erişir.

73
ABD Haritası
     Nihayetinde, bu güzel iskelede, gün batımını sindire sindire yaşadıktan sonra, niyetimiz, Beverly Hills üzerinden Hollywood, Dolby Theatre, Oscar törenlerinin yapıldığı mekan ile ünlülerin yıldızlarının döşeli olduğu kaldırımlarını görmek idi. Ancak, cumartesi trafiğinin getireceği riski de göz önüne alarak, Las Vegas uçağını kaçırmamak üzere vakitlice havaalanına gitmeye karar verdik. Ancak, tahminimizden erken varınca da, belki 1 saat kadar daha gezmeye devam edebilirmişiz diye hayıflandım tabi )) En azından Büyük Okyanusu görmüş olduk.
74
Büyük Okyanus
  Niyahetinde, Ankara’dan beri uzunca bir süredir seyahat halinde olmanın da verdiği yorgunluğu takiben, yaklaşık 1 saatten biraz fazla bir süre sonra, Kaliforniya Eyaletinden, Nevada Eyaletine, Las Vegas’a gece yarısını işaret eden saatlerde varmış olduk.
   Ertesi gün için önceden rezervasyonunu yaptığımız, “Büyük Kanyon” gezisi düzenleyen firmalardan birine sabah saat 6 gibi yetişmemiz gerektiğinden, ilk gece rüyalar şehri Vegas’ta kalacağımız otel için pek de özen göstermedik. Göz dinlendirelim yeter diyecek standartta bir otelde, yorgunluktan programı kaçırmamak adına, emniyetli davranarak bir kaç alarm kurarak, bir kaç saatliğine istirahat ettik. Valizimizi dahi açmadan, sabah erken vakitte otelden ayrılarak Büyük Kanyon gezisini gerçekleştirecek firmanın kalkış istasyonuna güneşin doğuşu ile birlikte bir aksilik olmadan ulaştık. Bunun için, şehrin belli güzergahında shuttle servis ile toplayıcı bir düzen almış tur firması. Sadece, o servisin geçeceği doğru güzergahtamıyız kaygısı, sabahın saat 5'inde servis gelene kadar sürdü tabi ki )).
    Las Vegas’tan Büyük Kanyon’a; genellikle otobüs tur firmaları, kiralayacağınız özel araç ile ve hatta özel helikopter turları ile gidebilirsiniz. Yeter ki bütçenize güvenin. Eğer Kanyon bölgesinde kalacaksanız, o zaman işi biraz daha abartabilir, Çok afedersiniz eşeklerle, pardon katırlarla, Kanyon’un dibine inilip Colorado nehrine ulaşabilir, hatta milyonlarca yıl boyunca suyun ve bundan daha da fazlası, rüzgarın aşındırdığı o falez benzeri coğrafi güzellikleri görebilmeniz de mümkün olabilir. Ancak bildiğim kadarı ile bu aynı gün içinde olup biten bir aktivite değil. Doğada geceleme gerekiyor olabilir.
     Biz, hem uzun yoldan gelmiş olmanın ve büyük saat farkı ve de jet-lag etkisi, hem de en az 4 saat araç ile seyahat ve bir o kadar da dönüş yolunu düşününce, gerçekten bu düşünce gözümüzde büyüdü. Sonradan da net olarak gördük ki, araç kiralama fikri kesinlikle facia olurmuş. Dolayısı ile otobüs ile tur bizim için harika bir seçim oldu. Gidiş güzergahının üzerinde, Hoover Dam (barajı) üzerinden de geçiş yapan otobüs şoförümüz güzel bir kompliman yaptı. Öğrendiğimize göre diğer otobüsler barajın üzerindeki yeni yapılan köprüden, doğrudan by-pass yaparak uğraksız geçip yollarına devam ediyormuş. Eskiden, bu karayolu ulaşımı, barajın üzerinden geçiyordu. Köprü yoktu. Hoover Dam barajı (Dam baraj demek aslında ama özel isim gibi kullanalım), 1935 yılında muazzam Colorado Nehri üzerine kurulmuş ve bölgedeki 4 eyaletin elektriğini sağladığı için de ekonomi ve endüstri üzerinde stratejik etkisi olan bir baraj imiş. Bu nedenle 11 Eylül saldırılarında çok önemli stratejik seviyedeki tesislerden birisi olması nedeniyle, hava kuvvetleri ile epey bir süre de korunma sağlanmış. 2007’de ziyaret ettiğimizde baraj üzerinden geçen yolu kullanmadan önce, her iki tarafında da kontrol istasyonlarında, geçecek tüm araçlar durdurulup kontrol ediliyordu.
     Bu barajın bir diğer esprisi de şu; Colorado nehrinin bu kesiminde, bir kıyı Nevada, diğer kıyı da Arizona eyaleti. Ve bu iki eyalet arasında aynı zamanda 1 saatlik zaman farkı mevcuttur. Yani siz barajın ortasında durduğunuzda, bir bacağınız, diğer bacağınızdan 1 saat önde, ama bacaklar bunun farkında değil )) Böylece 2 günde 3 eyaleti tamamlamış olduk bile )) Haydi Arizona’ya.
75
Hoover Dam
    Baraj enstantanelerinden sonra, Arizona’nın ıslı bucaklı topraklarında ilerlemeye devam ettik. Mevsim Eylül ortası olmasına rağmen, hava gerçekten oldukça sıcaktı. Hatırlamıyorum ama 30 derece üzeri bir sıcaklık, zaman zaman 35 bile olmuş olabilir. Barajda da su pek kalmamış gibiydi zaten. Arabistan çölleri gibi kumul bir çöl olmasa bile Amerikalılar buraya çöl diyor. Memleketin doğu yakasında 20-25 metrelik ağaç örtüsü tabiatına alışık insanlara buraları çöl gibi geliyor. Büyük Kanyona yaklaştıkça çölde tabelalarda Kebaba benzer yazılar görüyoruz. Meğerse Kaibab Ormanları yazıyormuş. Çölde orman, öyle hayal edin artık ))
    Nihayetinde Büyük Kanyon Milli Parkına varıyoruz. Veee … Bundan sonrasını anlatmak, filmin sonunu başından anlatmaya benzer. Zira gitmedikçe ve görmedikçe, Amerikalıların neden Büyük Kanyon’a “Huge”, “Kocaman” dediklerini anlatabilmek mümkün olmaz. O kadar ki, öyle bir coğrafya düşünün, uzunluğu İstanbul-Ankara arası mesafenin tamamı Büyük Kanyon, genişliği de İstanbul Boğazı’nın uzunluğu kadar. Peki en yüksek ile en alçak noktası arası mesafe ? = 1,7 km. Yani; en dip noktasına kadar düşüyor olsanız 18 saniyeden fazla sürer. Uçakla da üzerinden uçarken yarım saat kadar gidiyorsunuz. Öyle bir büyük. Ben de mevzu, boyut olunca, öğünmekten kendisini alamayan tek millet Türkler zannederdim. Onlar da aynı ))
76
Büyük Kanyon
   Büyük Kanyon gezimiz her noktasında etkileyici ve harika geçti. Ve aynı şekilde azametinden tekrar büyülendik. Zaman zaman, sağanak yağışa denk gelmek de kısmetmiş Kanyonda.
77
Büyük Kanyon
    Kanyon gezisi için tur şirketi, kendi internet sayfalarında da belirttiği şekilde, Kanyonda, 2-3 değişik izleme noktasına ayrı ayrı götürüyor ve vakitlice herkesi topluyor. Bu tur içeriğinde, yemek servisleri de olması harikaydı. Gidiş ve dönüşte güzel mola yerlerinde harika yemekler yedik. Ne yiyeceğimiz derdine de hiç düşmedik. Seçenekler mevcut. Nihayetinde, bizi Las Vegas’ın ilerleyen saatlerinde şehir merkezine bıraktılar. Esasen, çölün ortasındaki bu suni ışıltı cenneti ile gecenin en canlı zamanında tanışmak sanırım en etkileyici başlangıç olur burası için. Zaten sınırlı olan vaktimizi ziyan etmeden, en kısa sürede Las Vegas Bulvarı üzerindeki otelimize ulaşıp check-in yapıp eşyalarımızı odamıza bıraktıktan sonra, derhal kendimizi bulvarın cazibesine atıyoruz.
78
Las Vegas'tan Görünüm
   Günün sıcak saatlerinden sonra bir nebze nefes aldıran gecesi ile uyku nedir adeta unutuyoruz. Kendimize de şaşırıyoruz. Bütün bulvarı, popüler otellerin ambiyansını hissettikten sonra, dönüp bitkin bir şekilde istirahate çekiliyoruz. Bu kez güzel bir otelde, muhtemelen en deliksiz ve kesintisiz uykumuzu uyuduk.
   Ertesi günü için akşam geç saatlere kadar Vegas’ta zamanımız olacak, dışarıdaki sıcaklıktan da etkilenmeyecek şekilde, harika iklimlendirme imkanları altında kapalı cazibe alanlarında zamanımızı keyif ile geçirme imkanı bulacaktık. İyi bir dinlenmeden sonra, ertesi gün fark ettik ki, bulunduğumuz otel, filmlerde gördüğümüz meşhur Flamingo Otel ile komşu imiş.
79
Las Vegas
   Canınız ne isterse, her şeyin ayağınızın altında olduğu bir yer düşünün. Gordon RAMSAY’in çeşitli restoran/mekanları, bildiğiniz diğer tüm mekanlar ve bilmediğiniz diğer tüm mekanlar, sanki hepsi burada. Caesars Palace, Bellagio, The Venetian, MGM Grand, Newyork & Newyork, Paris Vegas Otelleri Bulvar üzerinde doğrudan fark edeceğiniz popüler oteller. Bunları sanki sokak ismi gibi düşünün, zira herkes yol tarifini bunlara göre yapıyor. Ayrıca kapalı bir mekan içerisinde kendinizi  Alaaddin'in Sihirli Lambasındaki hikayelerde gibi hissedeceğiniz bir Alışveriş merkezini de beğendiğimizi belirtmeliyim. Harika bir gök kubbe altında Sahra Çölünde bir Afrika kasabasında hissedebileceğiniz bir mekan. Aslında yıllar önce bu kapalı alışveriş merkezi Alaaddin Hotel’in bir parçasıydı. Ambiyans da bu temadan kaynaklanıyordu. Şimdi otelin de AVM’nin de ismi değişmiş, Planet Hollywood ve Miracle-Mile Shops olmuş. Belki siz bu satırları okuduğunuzda isimleri yine değişmiştir.

80 1
Miracle Mile - Las Vegas


    Özellikle Bellagio’nun ön bahçesindeki geniş havuzunda, halka açık belirli saatlerde sesli ve ışıklı fıskiyeli görsel şölen harika. Daha önceki yıllarda, Mirage Otelin Volkan patlamaları gösterisi ile Treasure Island Otelin önündeki Korsan Gemisi Gösterisi, alternatif halka açık şovlar idi. Ancak 2015 yılındaki gezimiz esnasında bu gösteriler maalesef sonlandırılmış durumdaydı. Şimdilerde yeniden başlatılmıştır umarım.

81
Las Vegas
    2-3 gün kalsanız, sıkılmayacağınız bir yer Las Vegas. Daha fazla kalmak isterseniz sizin bileceğiniz bir şey. Ben 4 günden fazla aynı mekanda kalmayı sevmeyenlerdenim.

   Artık akşam saatlerinde yemeğimizi de yedikten sonra, gece yarısına denk getirdiğimiz uçağımıza binecek şekilde havaalanının yolunu tutuyoruz. Ulaşım burada problem değil. Toplu taşıma gibi alternatif bakmadık, Amerika’da dolmuştu, belediye otobüsüydü böyle şeyler zihnimde örtüşmüyor. Yok diyelim geçelim. Eğer metro varsa, çok severim, hiç mesele ile boğuşmam, doğrudan tercih eder kullanırım. Ama Las Vegas’ta metro yok. Monorail diye bir şey var, ancak havaalanına giden bir şey değildi yıl 2015’te. Taksi her an kolaylıkla bulabileceğiniz ve mesafeler de kısa olduğu için sizi üzmeyen en pratik ve rahat ulaşım şekli. Şimdilerde, sürücüsüz shuttle diye bir şeyler geliştirilmiş, kim bilir belki de deneyen siz olursunuz.

   Las Vegas'ta sınırlı zamanda, burada fazlaca detayına giremediğimiz pek çok ilginç izlenimler edindik. Aklınızdaysa, düşünmeyin fazla, gidin ve yaşayın bu ilginç şehri. Şimdiden 3 Eyaleti tamamladık.

   Gezimizin buradan sonraki faslı, her ikimiz için de tamamen nostaljik ve anılarımızı tazelemek ve bundan keyif almak üzerine set edildi. Rotamız ……


      Next Episode ))

Yorumlar

IZLEYICILER / FOLLOWERS

Popüler Yayınlar

Resim
Resim